Hüseyin Nihal Atsız Kimdir? Türkçülük Akımının Öncü İsmi

Yazar, şair, Türkolog, tarihçi ve öğretmen kimlikleriyle tanınan Atsız, eserleri ve fikirleriyle Türk milliyetçiliğinin şekillenmesinde derin izler bırakmıştır. Peki, Hüseyin Nihal Atsız kimdir, hayatı ve eserleri nelerdir?

Hüseyin Nihal Atsız’ın Hayatı

Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905’te İstanbul’un Kadıköy ilçesinde dünyaya geldi. Babası, Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Midi köyünden Çiftçioğulları ailesine mensup Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi ise Trabzon’un Kadıoğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey’in kızı Fatma Zehra Hanım’dır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarına tanıklık eden Atsız, gençlik yıllarını ise Cumhuriyetin ilk dönemlerinde geçirdi.

İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda tamamlayan Atsız, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde (İstanbul Lisesi) sürdürdü. 1922 yılında Askerî Tıbbiye’ye kaydoldu, ancak Türkçülük fikirlerine olan bağlılığı nedeniyle yaşadığı disiplin sorunları ve Arap asıllı bir teğmene selam vermeyi reddetmesi gerekçesiyle 1925’te okuldan atıldı. Bu olay, Atsız’ın hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu. Ardından İstanbul Darülfünun’u (bugünkü İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi’ne kaydoldu ve 1930 yılında mezun oldu. Mezuniyet tezi, “Divan-ı Türkî-i Basit, Gramer ve Lügati” üzerine olan Atsız, hocası Mehmet Fuad Köprülü’nün dikkatini çekti ve Türkiyat Enstitüsü’nde asistan olarak göreve başladı.

Türkçülük ve Turancılık Fikirleri

Hüseyin Nihal Atsız, Türkçülük akımının etkisi altına Askerî Tıbbiye yıllarında girmeye başladı. Ziya Gökalp’in cenaze töreninde Türkçülük karşıtı öğrencilerle yaşadığı tartışmalar, onun milliyetçi kimliğini pekiştirdi. Türkçü-Turancı dünya görüşüne sahip olan Atsız, Türk tarihine ve kültürüne olan derin bağlılığını eserlerine yansıttı. Ona göre, Türk milleti, tarih boyunca bağımsızlığını ve kimliğini koruyan bir millet olarak üstün bir ahlak ve manevi güce sahipti.

Atsız, 1931-1932 yılları arasında Atsız Mecmua’yı, 1933-1934 yıllarında ise Orhun dergisini yayımladı. Bu dergiler, Türkçülük fikrinin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynadı. Ancak, Orhun dergisindeki resmi tarih tezlerini eleştiren yazıları nedeniyle dergi kapatıldı ve Atsız görevlerinden uzaklaştırıldı. 1964’ten vefatına kadar yayımladığı Ötüken dergisi ise Türkçü çevrelerde büyük yankı uyandırdı.

Eserleri ve Edebi Kişiliği

Hüseyin Nihal Atsız, Türk tarihini ve kültürünü konu alan eserleriyle tanınır. Roman, şiir, hikâye, deneme ve tarih araştırmaları gibi farklı türlerde eserler vermiştir. Özellikle Göktürk dönemine odaklanan Bozkurtların Ölümü (1946) ve Bozkurtlar Diriliyor (1949) romanları, Türk gençliğine tarih ve ülkü bilinci aşılamada etkili olmuştur. Ruh Adam (1972) adlı romanı ise insanın iç dünyasına yönelik derin tahlilleriyle dikkat çeker.

Atsız’ın şiirleri, kahramanlık ve Türklük temalarını işlerken, aynı zamanda duygu yüklü ve etkileyici bir üsluba sahiptir. “Çanakkale’ye Yürüyüş” gibi eserlerinde, Türk milletinin mücadele ruhunu ve vatan sevgisini vurguladı. Tarih alanında ise Türk Tarihinde Meseleler (1966) ve Osmanlı Tarihine Ait Takvimler (1961) gibi eserleriyle Türk tarihine önemli katkılar sağladı.

Siyasi Mücadeleleri ve Tartışmalar

Atsız, Türkçülük ve Turancılık fikirleri nedeniyle hayatı boyunca pek çok zorlukla karşılaştı. 1944 yılında, Orhun dergisinde yayımladığı açık mektuplarla dönemin hükümetini ve bazı akademisyenleri komünist faaliyetlerle suçladı. Bu mektuplar, İstanbul ve Ankara’da antikomünist gösterilere yol açtı. Ancak bu olaylar, Atsız ve 34 arkadaşının yargılanmasına neden oldu. “Irkçılık-Turancılık” suçlamasıyla 6,5 yıl hapse mahkûm edilen Atsız, temyiz sonucu beraat etti.

Atsız’ın ırkçı ve ayrımcı görüşleri, bazı çevrelerce eleştirildi. Özellikle, Yahudi ve diğer azınlıklara yönelik sert söylemleri tartışma konusu oldu. Kendisi, faşizm suçlamalarına karşı çıkarak, yalnızca Türkçü ve Turancı olduğunu vurguladı: “Ben ne faşistim, ne demokratım. Ben, yabancı kaynaklı hiçbir fikri benimsemeye tenezzül etmeyecek kadar millî şuur ve gurura malik bir Türk’üm.”

Özel Hayatı ve Vefatı

Hüseyin Nihal Atsız, 1931 yılında Mehpare Hanım ile evlendi, ancak bu evlilik 1935’te sona erdi. 1936’da Bedriye Hanım ile evlenen Atsız’ın bu evlilikten Yağmur ve Buğra adında iki oğlu oldu. 1975 yılında Bedriye Hanım’dan ayrıldı.

1975 yılının Kasım ayında sağlık sorunları yaşayan Atsız, yapılan testlere rağmen bir hastalığa rastlanmadı. 10 Aralık 1975’te kalp krizi geçirdi ve doktorların teşhis koyamaması üzerine, 11 Aralık 1975’te ikinci bir krizle hayatını kaybetti. Cenazesi, 13 Aralık 1975’te Kadıköy Osmanağa Camii’nde kılınan namazın ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Cenaze namazında, Fethi Gemuhluoğlu’nun “Bu musalla taşı, Atsız kadar gerçek bir er kişiyi az görmüştür, hoca efendi!” sözleri, Atsız’ın bıraktığı etkiyi özetler nitelikteydi.

Hüseyin Nihal Atsız’ın Mirası

Hüseyin Nihal Atsız, Türk milliyetçiliği ve Türkçülük akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak anılmaktadır. Eserleri, genç nesillere Türklük bilinci aşılamaya devam ederken, fikirleri hem destekçileri hem de eleştirmenleri tarafından tartışılmaktadır. Türk tarihine, edebiyatına ve kültürüne olan katkıları, onu unutulmaz bir isim haline getirmiştir.

Hüseyin Nihal Atsız’ın Öne Çıkan Eserleri:

  • Bozkurtların Ölümü (1946)
  • Bozkurtlar Diriliyor (1949)
  • Ruh Adam (1972)
  • Türk Tarihinde Meseleler (1966)
  • Çanakkale’ye Yürüyüş (1933)

Hüseyin Nihal Atsız, Türkçülük davasına adanmış bir ömürle, Türk milletinin tarihine ve kültürüne ışık tutmaya devam ediyor. Onun eserleri, bugün bile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından ilgiyle takip ediliyor.