ABD, Rusya ve Ukrayna'nın barış sürecine "daha fazla ağabeylik yapamayacağını" söyleyerek resmen çekildiğini duyurdu.

ABD, Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakerelerde arabuluculuk rolünden çekildiğini resmen duyurdu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD’nin artık toplantılar için “dünyanın dört bir yanına uçmayacağı” belirtilirken, çatışmanın sona erdirilmesi için somut önerilerin Rusya ve Ukrayna’dan gelmesi gerektiği vurgulandı. ABD artık Ukrayna ve Rusya'nın tabiri caizse "nazını çekmeyeceğini" dile getirdi.

Donald Trump'ın başkan olarak göreve gelmesinden sonra bir dizi değişikliğe gidilen Rusya-Ukrayna Savaşı sürecinde, barışa yaklaştıkça sabırlar tükendi. 2 Mayıs 2025 tarihinde Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tami Bruce, Beyaz Saray’da düzenlenen basın toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu: “Yardım etmeye devam edeceğiz, ancak toplantılarda aracı olarak artık dünyanın dört bir yanına uçmayacağız. Şimdi sıra iki tarafta ve bu çatışmanın nasıl sonlandırılacağına dair somut fikirler sunmaları ve geliştirmeleri zamanı. Bu onlara bağlı olacak.”

Bu açıklama, ABD’nin Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna savaşında aktif bir arabulucu rolünden vazgeçtiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Beyaz Saray, tarafların barış sürecinde daha fazla sorumluluk alması gerektiğini savunurken, ABD’nin kaynaklarını ve diplomatik enerjisini bu süreçte daha az harcayacağını işaret ediyor. Açıklamada, ABD’nin savaşın çözümüne destek vermeye devam edeceği belirtilse de, bu desteğin daha pasif bir çerçevede olacağı anlaşılıyor.

Kararın Arka Planı: ABD’nin Değişen Öncelikleri

ABD’nin arabuluculuktan çekilme kararı, hem iç hem de dış politikadaki gelişmelerle yakından bağlantılı. İnternet taramasına ve X platformundaki paylaşımlara göre, bu kararın sinyalleri Nisan 2025’ten itibaren gelmeye başlamıştı. Nisan ayı boyunca, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun açıklamaları, Washington’un arabuluculuk rolüne koşullu bir yaklaşım sergilediğini gösteriyordu. Rubio, 18 Nisan’da, “Taraflar barış konusunda ciddiyse yardım etmek isteriz. Bu gerçekleşmeyecekse, o zaman yolumuza devam edeceğiz,” demişti. Daha sonra, 29 Nisan’da ABD Dışişleri Bakanlığı, ilerleme kaydedilmezse arabuluculuktan çekilebileceğini belirtmişti.

Bu açıklamalar, ABD’nin sabrının tükendiğini ve özellikle Ukrayna’nın barış görüşmelerinde daha esnek bir tutum sergilemesi gerektiği yönünde bir mesaj içerdiğini gösteriyor. X’te yer alan bazı paylaşımlar, Londra’daki bir Ukrayna zirvesinin iptal edildiğini ve Zelensky’nin Kırım’ın ilhakının tanınması gibi dayatmaları reddettiğini belirtiyor. ABD’nin bu zirveye katılmama kararı, görüşmelerin heyet düzeyine indirilmesine neden olmuştu. Bu olaylar, ABD’nin arabuluculuktan çekilme kararını hızlandıran bir katalizör olduğu söylenebilir.

Ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump’ın Nisan ayındaki açıklamaları da bu kararın ipuçlarını veriyordu. Trump, Rusya ve Ukrayna arasında taraf tutmayacağını ve barış görüşmelerinin uzaması durumunda bir “son karar verme tarihi” belirleyeceğini ifade etmişti. Trump’ın “Eğer iki taraftan biri işleri çok zorlaştırırsa, onlara aptal ve berbat insanlar deriz ve bu işten vazgeçeriz,” şeklindeki sert söylemi, ABD’nin artık bu süreçte herhangi bir aksaklığa daha az tolerans göstereceğini ortaya koyuyordu.

Thumbs B C E60246Da036D3A8F3D561C290105Bd24

Barış Ne Kadar Yakın?

ABD’nin arabuluculuktan çekilmesi, Rusya-Ukrayna savaşının seyrini ve uluslararası diplomasiyi derinden etkileyebilir.

Beyaz Saray’ın açıklaması, Rusya ve Ukrayna’yı barış sürecinde daha aktif bir rol almaya zorluyor. Ancak, her iki tarafın da uzlaşmaz tutumları, özellikle Kırım ve Donbass gibi kilit meselelerde, kısa vadede somut bir ilerleme sağlanmasını zorlaştırabilir. Ukrayna, Batı desteğine bağımlı olduğu için bu karar karşısında daha fazla baskı hissedebilir.

ABD’nin geri adım atması, Avrupa Birliği (AB) ve diğer NATO üyesi ülkelerin barış sürecinde daha fazla inisiyatif almasını gerektirebilir. Ancak, Avrupa ülkelerinin enerji krizi ve ekonomik sorunlarla boğuşması, bu rolü üstlenmelerini zorlaştırabilir. Ancak Londra’daki zirvenin iptali, Avrupa’daki diplomatik çabaların şimdilik yetersiz kaldığını gösteriyor.

Rusya, ABD’nin çekilmesini bir fırsat olarak görebilir. Kremlin, Ukrayna’ya daha sert şartlar dayatabilir veya Çin ve Hindistan gibi diğer küresel aktörlerle ilişkilerini derinleştirerek diplomatik izolasyondan kaçınabilir. Trump’ın “Putin’in beni dinleyeceğini düşünüyorum” şeklindeki açıklaması, Rusya ile doğrudan bir diyalog arayışına işaret etse de, bu henüz somut bir sonuca dönüşmedi.

Jpeg

ABD’nin “dünyanın polisi” rolünden uzaklaşması, küresel liderlik algısını etkileyebilir. X’te bir kullanıcı, bu kararı “Dünyanın Polisi İstifa Etti” başlığıyla yorumladı, bu da kamuoyunda ABD’nin liderlik rolüne dair artan şüpheleri yansıtıyor. Çin ve diğer yükselen güçler, bu boşluğu doldurmak için daha aktif bir rol oynayabilir.

Neden Şimdi?

ABD’nin arabuluculuktan çekilme kararı, birkaç stratejik ve pragmatik nedene dayanıyor. İlk olarak, Trump yönetiminin dış politikada “America First” (Önce Amerika) anlayışını yeniden canlandırdığı görülüyor. Ukrayna’ya verilen milyarlarca dolarlık askeri ve ekonomik yardım, ABD kamuoyunda tartışma konusu olmuş ve Trump tarafından oldukça kınanmış durumda. Trump, iç politikada bu harcamaları haklı çıkarmak yerine, kaynakları göçmenlerin sınırlısı edilmesi gibi iç meselelere yönlendirmeyi tercih edebilir.

İkinci olarak, ABD’nin dikkatini başka küresel krizlere kaydırdığı anlaşılıyor. Örneğin, Trump’ın İran’a yönelik yeni ikincil yaptırımları açıklaması, Orta Doğu’ya odaklanıldığını gösteriyor. Çin ile artan gerilimler ve Pasifik bölgesindeki stratejik rekabet de ABD’nin önceliklerini şekillendiren diğer faktörler arasında.

Son olarak, diplomatik çabaların sonuçsuz kalması ve barış sürecinin uzaması, ABD’yi bu kararı almaya itmiş olabilir. Ukrayna’nın Kırım ve Donbass konusunda taviz vermemesi, Rusya’nın ise askeri hedeflerinden vazgeçmemesi, barış görüşmelerini bariz bir çıkmaza soktu. ABD, bu durumda daha fazla zaman ve kaynak harcamak yerine, tarafları kendi çözümlerini üretmeye zorlamayı seçtiği sonucu çıkarılabilir.

Thumbs B C 7F1B4Ae968B6Bdba80496A179E66Dd18

Türkiye Alternatif Arabulucu Rolünde

Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında hem arabuluculuk rolü üstlenen hem de her iki tarafla ilişkilerini sürdüren bir ülke olarak bu karardan doğrudan etkilenebilir. 2022’deki İstanbul görüşmelerinde ev sahipliği yapan Türkiye, tahıl koridoru anlaşması gibi önemli diplomatik başarılara imza atmıştı. ABD’nin çekilmesi, Türkiye’nin arabuluculuk rolünü daha da öne çıkarabilir. Ancak bu durum Türkiye’yi, Rusya ve Ukrayna arasındaki hassas dengeleri yönetme konusunda daha zor bir pozisyona itebilir.

ABD’nin Rusya-Ukrayna müzakerelerinden arabuluculuğu çekmesi, savaşın çözümüne dair umutları gölgeliyor. Beyaz Saray’ın “sorumluluk taraflarda” mesajı, diplomatik bir geri çekilme olduğu kadar, stratejik bir yeniden konumlanma olarak da okunabilir. Ancak, bu karar, Ukrayna’nın Batı desteğine olan güvenini sarsabilir ve Rusya’ya diplomatik manevra alanı sağlayabilir.

Küresel kamuoyu, şimdi gözlerini Rusya ve Ukrayna’nın atacağı adımlara çevirmiş durumda. Taraflar somut öneriler sunabilecek mi, yoksa savaş daha da uzayacak mı? Bu soruların cevabı, sadece Ukrayna ve Rusya’yı değil, küresel güç dengesini de şekillendirecek. Türkiye gibi bölgesel aktörlerin oynayacağı rol ise bu süreçte kritik önem taşıyor.