"Demokrasi Sokrates’i idam eden rejimdir" sözü, demokrasinin eleştirisine yönelik klasik ve çarpıcı bir ifadedir. Bu cümleyle anlatılmak istenen temel düşünce şudur:
Sokrates’in Ölümü ve Demokrasi Eleştirisi
M.Ö. 399 yılında Atina’da, filozof Sokrates, gençleri yozlaştırmak ve şehrin tanrılarına inanmamakla suçlanarak halk mahkemesi tarafından ölüme mahkûm edilmiştir. O dönemde Atina, doğrudan demokrasiyle yönetilmekteydi; yani yurttaşlar (yetişkin, erkek, özgür bireyler) karar alma süreçlerine doğrudan katılıyorlardı. Sokrates’in yargılanması da bu şekilde halktan oluşan jüri tarafından gerçekleştirilmişti.
Bu olaya bakarak bazı düşünürler ve siyaset teorisyenleri, demokrasiyi sorgulamışlardır. Onlara göre halkın çoğunluğu, bilgiye ve felsefi muhakemeye dayanmadan, duygusal ya da önyargılı kararlar verebilir. Sokrates’in idamı, bilgelik ve erdemin sesi olan bir filozofun, halk iradesiyle susturulmuş olması anlamına gelir. Bu durum, demokrasinin çoğunluk tiranlığına dönüşebileceği eleştirisini doğurmuştur.
Bu eleştiriyi özellikle Platon geliştirmiştir. Platon, hocası Sokrates’in ölümünden sonra demokrasiyi "niteliksiz çoğunluğun yönetimi" olarak görmüş ve bilgiye dayalı, erdemli insanların yönettiği bir sistem (filozof kralların idaresi) savunmuştur.
Bu sözün anlamı bağlam içinde şunları ifade eder:
-
Demokrasi her zaman adil sonuçlar üretmeyebilir.
-
Çoğunluğun kararı, hakikati ve adaleti temsil etmeyebilir.
-
Halk iradesiyle bilge ve erdemli biri bile haksız şekilde cezalandırılabilir.
-
Demokrasi, denetlenmediği ve sınırlandırılmadığı takdirde "çoğunluk diktatörlüğüne" dönüşebilir.
"Demokrasi Sokrates’i idam eden rejimdir" sözü, demokrasinin savunucularının ciddiye aldığı bir uyarıdır: Demokrasi, doğru işlemediğinde her rejim gibi adaletsizliğe yol açabilecek bir yönetim biçimidir. Bu nedenle ifade özgürlüğü, hukuk devleti ve nitelikli eğitim gibi unsurlarla desteklenmediği sürece demokrasi, kendi değerlerini çiğneyebilir.