İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, 13 Şubat 2025 tarihindeki genel kurulda yaptıkları konuşmalar nedeniyle “zincirleme şekilde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamasıyla dava açıldı.
İddianamede, sanıkların konuşmalarında, hukuki süreçleri etkileyebilecek telkin ve yönlendirici nitelikte açıklamalarda bulundukları, bu beyanların ise gerçeğe aykırı ve dezenformasyon içerikli olduğu belirtildi. Bu kapsamda, iki yöneticiye 50 günden az olmamak üzere adli para cezası verilmesi talep edildi.
“Adil Yargılamaya Etki” ve “Yargıya Müdahale” Vurgusu
Soruşturma dosyasına göre sanıklar, içeriğini bilmedikleri halde, kamuoyunun gündemindeki önemli soruşturma ve kovuşturmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bunlar arasında Bolu Kartalkaya yangını, büyük deprem soruşturmaları, Erzincan İliç’teki altın madeni faciası, belediye başkanları hakkında açılan davalar, kayyum atamaları, Gezi Parkı ve Ekrem İmamoğlu hakkındaki soruşturmalar yer aldı.
İddianamede, bu konuşmaların, yargılamaya konu olaylarda görev yapan savcı, hâkim, bilirkişi ve tanıkların vicdani kanaat oluşturmasını ve kanıtları objektif biçimde değerlendirmesini engellediği savunuldu. Ayrıca, adalet sistemine güveni zedeleyici etki yarattığı ve toplumda hukuka olan inancı sarstığı ifade edildi.
"Düşünce Özgürlüğü Sınırı Aşıldı"
Hazırlanan iddianamede, sanıkların beyanlarının düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı ifade edilerek, bu söylemlerin hukuki süreçleri manipüle etmeye yönelik kasıtlı yönlendirmeler içerdiği kaydedildi. Ayrıca, konuşmaların yalnızca kamuoyunu değil, aynı zamanda yargı mensuplarını da baskı altına alabilecek şekilde planlandığı belirtildi.
Konuşmaların içerik olarak sadece haber verme veya bilgi paylaşımı çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, bu açıklamaların kamu barışını bozma riski taşıdığı aktarıldı.
"Ekonomik Güç Konuşmaların Etki Alanını Genişletti"
İddianamede dikkat çeken bir diğer unsur, Turan ve Aras'ın ekonomik gücü ve toplumdaki etkili konumlarıyla bu konuşmaların daha geniş bir alanda yankı bulduğu değerlendirmesi oldu. Bu nedenle yapılan açıklamaların yalnızca bireysel görüş olarak değil, TÜSİAD çatısı altında kolektif etki yaratabilecek nitelikte olduğu vurgulandı.
Dijital Platformlar Üzerinden Yayılım Etkisi
Sanıkların beyanlarının yalnızca genel kurulda değil, dijital medya platformları üzerinden de kamuoyuna ulaştığı ve bu yolla toplumun analiz etme ve değerlendirme sürecini olumsuz etkilediği ifade edildi. Bu durumun, toplumda hukuksuzluk ve güven sorunu algısını pekiştirdiği, dolayısıyla kamu barışını tehdit eder nitelikte olduğu iddia edildi.
Hapis Cezası Talebi de Bulunuyor
Öte yandan, Orhan Turan ve Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ayrıca “zincirleme şekilde basın ve yayın yoluyla yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla ayrı bir dava daha açıldı. Bu suçtan dolayı her iki sanık için 1 yıl 10 ay 15 günden 5 yıl 6 ay 15 güne kadar hapis cezası talep ediliyor.
Hazırlanan iddianame, birleştirme talebiyle birlikte İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Dava sürecinin ilerleyen günlerde kamuoyunda ve hukuk çevrelerinde yakından izleneceği öngörülüyor.