CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda “para karşılığı oy kullandırıldığı” iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden ifade veren Ekrem İmamoğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tüm sorularına tek bir yanıtla karşılık verdi. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, “Yargının bu akıl dışı senaryoların figüranı haline getirilmesi, halkın adalet duygusuna açık bir ihanettir,” diyerek gizli tanık iddialarını ve soruşturmayı sert bir dille eleştirdi. İmamoğlu’nun 2 Mayıs 2025’teki ifadesi, Türkiye’de yargı süreçlerine ve siyasi baskılara yönelik çarpıcı bir başkaldırı olarak yankı buldu. İşte soruşturmanın detayları ve İmamoğlu’nun tarihi savunması!
Kurultay Soruşturması ve İmamoğlu’nun İfadesi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 4-5 Kasım 2023’te düzenlenen CHP 38. Olağan Kurultayı’nda “para karşılığı oy kullandırıldığı” iddiasıyla başlatılan soruşturmada, aralarında Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu 86 şüpheliyi mercek altına aldı. Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla 2 Mayıs 2025’te ifade veren İmamoğlu, başsavcılığın sorularına toplu bir yanıt vermeyi tercih etti. Gizli tanık beyanlarına dayandırılan iddiaları “iftira” ve “siyasi sipariş” olarak nitelendiren İmamoğlu, yargının bu tür senaryolarla manipüle edildiğini savundu.
İmamoğlu’nun ifadesinde öne çıkan sözleri şöyle: “Adına tanık denen, ancak gerçekte tanık olmayan birkaç kişi, her yeni dosyada sahneye çıkarılıyor. Bunlar ya benim ya da partimin üzerine yeni bir kumpas kurmakla görevlendirilmiş. Eğer bu kadar vazgeçilmezlerse, hepsini İstanbul’daki soruşturmalara da göndersinler; muhtemelen orada da hazır ifadeleri vardır. Asıl sorulması gereken, bu akıl dışı beyanları kimlerin ezberlettiği ve hangi odakların bu kişilere yol gösterdiğidir. Bağımsız olması gereken Türk yargısının, bu kişileri ‘muteber tanık’ kabul etmesi hangi hukukla bağdaşır?”
“Yargı, Siyasetin Sopası Haline Getiriliyor”
İmamoğlu, ifadesinde yargı süreçlerinin siyasi bir araç olarak kullanıldığını vurguladı. “Hukuk, bir ülkenin onurudur,” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adaletin terazisine iftira, dedikodu ve siyasi siparişleri koymak, sadece bireylere değil, milletin iradesine ve demokrasimize saldırıdır. Yargının bu akıl ve vicdan dışı senaryoların figüranı haline getirilmeye çalışılması, hukuki bir çürüme olduğu kadar, halkın adalet duygusuna açık bir ihanettir. Bu süreç, hukuku siyasetin sopası haline getirenleri ve buna sessiz kalanları suçun ortağı yapacaktır.”
Gizli Tanık Tartışması ve Soruşturmanın Arka Planı
Soruşturma, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği sürecin “para karşılığı oy” iddialarıyla gölgelenmesi üzerine başlatılmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gizli tanık beyanlarına dayanarak 86 şüpheliyi incelemeye aldı. Ancak İmamoğlu, bu tanıkların “her dosyada yeniden sahneye çıkarıldığını” ve ifadelerinin kurgu olduğunu iddia etti. “Bu kişiler, hangi odaklar tarafından yönlendiriliyor?” sorusunu yönelten İmamoğlu, yargının bu tanıkları muteber kabul etmesinin hukuki meşruiyetini sorguladı.
İmamoğlu’nun ifadesi, sadece kurultay iddialarına değil, aynı zamanda Türkiye’deki yargı bağımsızlığı ve adalet sistemine yönelik geniş bir eleştiri olarak öne çıkıyor. CHP lideri Özgür Özel, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını “bir sonraki cumhurbaşkanımıza darbe girişimi” olarak nitelendirmiş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise “Adaleti er ya da geç tecelli ettireceğiz” diyerek destek vermişti.
Yargı ve Demokrasi Tartışmaları
İmamoğlu’nun “halkın adalet duygusuna ihanet” ifadesi, Türkiye’de yargının siyasallaştığı yönündeki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Soruşturmanın, CHP’nin 2024 yerel seçimlerindeki başarısı ve İmamoğlu’nun 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimi için güçlü bir aday olarak görülmesiyle bağlantılı olduğu öne sürülüyor. DEM Parti, gözaltıları “demokrasiye ve halk iradesine saldırı” olarak nitelendirirken, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “İmamoğlu’nun gözaltına alınması akılla ve hukukla açıklanamaz,” demişti.