Keşmir’de 26 ölü: Hindistan-Pakistan geriliminde yeni dönem başladı!

Hindistan’ın Keşmir bölgesindeki Pahalgam’da gerçekleşen silahlı saldırı, hem iç hem de dış politikalarda büyük bir gerilime yol açtı. Bu saldırı, 26 kişinin ölümüne, 17 kişinin ise yaralanmasına sebep oldu ve Hindistan hükümetini önemli diplomatik adımlar atmaya zorladı. Olay, Keşmir’deki tarihsel gerilimleri yeniden gündeme getirirken, Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerde ciddi bir kriz oluşturdu. Saldırının ardından Hindistan, Pakistan’ı suçlayarak ilişkileri daha da germiş, bir dizi diplomatik önlem almıştır.

Saldırının Ardındaki Gerginlik

Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasındaki en eski ve en önemli ihtilaflardan birini oluşturuyor. Her iki ülke de bölge üzerinde hak iddia ediyor ve bu nedenle zaman zaman bölgedeki güvenlik durumu ciddi şekilde tırmanabiliyor. Hindistan, son yıllarda Keşmir’deki şiddetin azaldığını iddia etse de bu saldırı, bölgenin barışa kavuşma çabalarını büyük ölçüde sorgulatıyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, saldırıyı “terör eylemi” olarak nitelendirirken, bu olayın Hindistan’ın Keşmir’deki kontrolünü sağlamlaştırma çabalarıyla nasıl örtüşeceği ise önemli bir soru işareti oluşturuyor.

Saldırıyı üstlenen “Keşmir Direnişi” adlı militan grup, Hindistan’ın Keşmir’e 85.000’den fazla yabancı yerleştirdiğini ve saldırının hedeflerinin turist kisvesi altında “gizli ajanlar” olduğunu iddia etti. Ancak, grubun açıklamaları bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı ve bu da saldırının arkasındaki gerçekleri daha da belirsiz kılıyor. Hindistan ise bu grubu, Pakistan merkezli Leşker-i Tayyibe ve Hizbul Mücahidin gibi gruplarla bağlantılı olarak gösterdi.

Diplomatik Adımlar ve Keşmir’deki Yeni Durum

Hindistan’ın saldırıya yanıtı, Pakistan ile olan diplomatik ilişkilerde köklü değişikliklere neden oldu. Hindistan, Pakistan’a yönelik sert adımlar atmaya başladı. İlk olarak, Pakistan’ın Yeni Delhi Büyükelçiliği’ndeki askeri müsteşarları “istenmeyen adam” ilan etti ve bir hafta içinde Hindistan’ı terk etmeleri için süre verildi. Bu, iki ülke arasındaki gerginliği daha da derinleştirdi.

Bunun yanı sıra Hindistan, 1960 yılında imzalanan İndus Suları Anlaşması’nı askıya aldığını duyurdu. Bu anlaşma, her iki ülke için hayati öneme sahip çünkü Pakistan’ın büyük bir kısmı, Hindistan’a ait olan nehirlerden sağlanan suya dayanıyor. Hindistan’ın bu anlaşmayı askıya alması, su krizine yol açabilir ve Pakistan üzerinde büyük ekonomik baskılar yaratabilir.

Hindistan-Pakistan İlişkilerinde Yeni Bir Kriz Dönemi

Hindistan’ın attığı diplomatik adımlar, bölgedeki gerilimi tırmandırırken, aynı zamanda Hindistan’ın Keşmir’deki politikalarını da gözler önüne seriyor. Hindistan, 2019 yılında Keşmir’in özel statüsünü kaldırarak bölgeyi ülkesine daha sıkı bağlamayı amaçlamıştı. Ancak, bu saldırı, bölgedeki kontrolün sürdürülemez olduğunu ve Keşmir’in hala çok hassas bir bölge olduğunu gösteriyor.

Saldırının ardından Hindistan’da yapılan gösterilerde Pakistan karşıtı sloganlar atıldı. Bu, halkın hükümetin Keşmir politikasına verdiği destekle paralel bir durum sergiliyor. Ancak, bu tür eylemler aynı zamanda halkın duygusal olarak yönlendirildiğini ve devletin güvenlik politikalarının daha da sertleşmesine yol açabileceğini gösteriyor.

Hindistan ile Pakistan arasındaki bu yeni gerilim, bölgedeki güvenlik durumunu daha da karmaşık hale getirecek gibi görünüyor. Keşmir saldırısı, sadece Hindistan ve Pakistan’ı değil, dünya çapında bölgesel güvenliği de tehdit ediyor. Özellikle su kaynakları ve sınır ötesi terörizm gibi kritik konular, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da zorlaştırabilir.

Hindistan’ın Pakistan’a karşı alacağı sonraki diplomatik adımlar, bölgedeki barışı ne ölçüde etkileyebilir? Bu sorunun yanıtı, bölgesel ve küresel güvenlik için büyük önem taşıyor. Keşmir’in geleceği, Hindistan ve Pakistan arasındaki bu gerilimin nasıl gelişeceğine bağlı olarak şekillenecek ve uluslararası toplumun müdahalesine ihtiyaç duyulabilir.